KİŞİSEL GÖRÜŞLERİM
Bence bu filmde öncelikle
insanın düşünmekte olduğu 2 şey var. Birincisi izlerken insanın filmi izlediği
telefon veya hangi elektronik araçsa ona şüphe dolu gözlerle bakması ve
ikincisi de içeriğin aktardığı özel ve gerçek bilgilerle dolu bu seyir zevki
akışında kendini de gelecekte bir gün ‘Edward’ olarak görebilmesidir. Şahsen
ben ‘Who Am I’ gibi, ‘Anonymous’ gibi filmleri severek izlemiş biri olarak
Snowden’de özel bir şeyler daha hissettim. Yalnızca kendini değil, tüm
insanlığın geleceğinin güvence altına alınmasını hedefleyen bir adamın
cesareti… Hepimiz gelecekte bir gün böylesine zor ve aksiyonlu fakat bir o
kadar içten ve fedakârlık dolu bir iş, bir ilke uğrunda olacağımız günün
hedefini kurarız. Fakat benim düşüncem şu ki, ülkemize ve gelecek nesillere
hizmet etmek için öncelikle temel ve basit gördüğümüz sorumluluklarımızı yerine
getirmeliyiz. Örneğin benim bu yazımı kısıtlı sayıda insan okuyabilir fakat
yine de bir ödev yapmak bir öğrenci için bir makale, bir tez hazırlamak kadar
ciddi bir iş olmalıdır. Bununla birlikte biliyorum ki günün birinde CIA veya
türevinde herhangi bir yapılanma bizleri keşfetmek için kapımıza gelmeyecek.
Pek çoğumuzun da bu oluşumlara katılma gibi bir cesaret gösterebileceğini
sanmıyorum. Fakat bence bu demek değildir ki bizler ülkemiz için işe
yaramayacağız. Tıpkı Edward’ın askerlik kariyerinin sonuçlanması sayesinde
dünyada pek çok insan hükümetin işlerinin denetlenebileceğini ve haksız
fiillerinin yaptırıma tabii tutulacağını düşünebiliyorsa belki bizimde önümüzdeki
coğrafik, demografik, akademik engeller bizi daha büyük eşiklerden atlamaya
teşvik edebilir ve büyük işler başarmamızı sağlayabilir. Yani demem o ki bence
fırsatı kendimiz oluşturmalıyız. Zira filmde de bundan örnekler gördük.
THE SNOWDEN
Film Hong Kong’da ki The Mira otelinde
başlıyor ve aslında burada bize gelecekten bir kesit gösteriliyor, ki bunu
filmin devamında da sıkça görmekteyiz. Orduda görevli bir asker olan Snowden’in
sakatlandıktan sonra doktorunun da tavsiyesiyle ordudan terhis oluşu ve buna
gerçekten üzülen Ed’in ülkesine hizmet etmek gayesiyle bilişim birimine adım
atmasını izliyoruz. Edward’ın CIA’e katılarak ülkesine hizmet edeceğini
düşünmesi ilerde pek çok şeyi değiştirecek, belki bizim hayatlarımızı bile…
Edward sonunda CIA’e katılabiliyor ve
henüz filmin başlangıç bölümü olmasına rağmen Mexico City ile ilgili büyük bir
bilişim bilgisi gösterisi sergiliyor. Ardından tekrar 2013 yılına döndüğümüzde
(ki bu filmde Flashback uygulamasının baz alındığını söylemek mümkündür) Amerikan
hükümetinin çevirdiği dolapları tüm halkın bilmesini isteyen Edward’ın The
Guardians gazetesinin saygın bir gazetecisine röportaj verdiğini görüyoruz. Bu
‘dolabın’ içeriğine ileri ki satırlarımda değineceğim.
Tekrar tarihler geçmişe döndüğünde CIA
tarafından İsviçrenin Cenevre şehrindeki ilk görevine gönderilen Snowden’ın
burada NSA (National Security Agency) den bir arkadaşıyla birlikte Marvan Al
Kırmanı isimli bir Pakistanlının özel hayatına ilişkin araştırmalar yaptığını
görüyoruz. Bu kişinin bağlantılarını izlediklerinde 2buçuk milyon insanlık bir
sosyal ağ bütününe ulaşmaları beni gerçekten şarşırtmıştı.
Filmin bütünselliğine değinecek olursak
aslında bir kurgu olmasına binaen hak verdiğim bir durum sürekli karşımıza
çıkmakta: Edward’ın görevi ve sevdiği kadın arasında vereceği kararlar ve
tercihlerin geleceğini nasıl şekillendireceğinden sıkça değiniliyor. Bu durum
filmin akış şemasına zarar vermemekle birlikte Edward’ın aslında ne kadar
duygusal bir kişiliğe sahip olduğunu da bizlere aktarmış oluyor. Filmin
devamında benim de zamanında araştırmış olduğum bir konu aktarılıyor. Nürnberg
ilkeleri ve bu dönem mahkemeleri. Nazi Almanya’sının savaşı kaybetmesinin
ardından müttefiklerin Nazi subaylarını veya üst düzey yetkililerini
yargıladığı mahkemelerde bir ayrıntı daha yaşanıyordu. Görevini yapan yargıç,
polis, gardiyanlar ve benzeri pek çok insanın bu süreçte yargılandığını
biliyoruz. Bu kısmın filme ilişkin noktası ise CIA’in yani hükümetin neredeyse
tüm insanlığın özel hayatını terörizm şüphesiyle araştırma yetisine sahip
olduğunu ve bunu suç saymadığını düşünmesiyle oluyor.
Ne yazık ki artık kamera taşıyan ve
elektronik olan hiçbir araca güvenmemem gerektiğini kabullendim. Çünkü filmin
bende etki oluşturan bir diğer kısmı da buydu (gerçek kişileri gerçek olaylarla
birlikte gözler önüne sermesi). Açıkçası çoğu yapım şirketinin CIA ve Amerikan
hükümetinin alenen deliller ışığında böylesine net bir tavırla suçlandığı bir
film yapmaya yanaşacağını sanmıyorum. Bu ilkeli tavrından dolayı hem Bay Edward
Snowden’i hem de bu filmin yapımında emeği geçenleri kutlamak gerek. The
Snowden gibi bir yapım daha izlemiştim. İsmi Kartal Göz olan bu filmde de bir
merkezi sistemin tüm oluşum ve kontrol mekanizmalarını eline alarak görevler
verdiği ve yapmamaları halinde kendisinin veya sevdiklerinin ölümüyle yaptırıma
tabi tutacağını anlık görsel delillerle bu kurbana sunan ve istediğini bu
kişilere yaptırmasından bahsediliyor.
Mobese kayıtları, cep telefonları, akıllı
saatler ve daha niceleriyle hayatımıza giren elektoronizma ve buna bağıl olarak
tasarlanan ufak kameraların hayatımızdaki her şeye 3. Bir kişi olarak katılması
gerçekten çok rahatsızlık verici bir durum. İşte Edward Snowden isimli bu adam
da bence tam bundan rahatsız olmuş ve bu konuda karar verebilme yetkisinin
kendisinin ve hatta tüm halkın olduğuna inanmış olsa gerek ki bu cesareti
edinerek dünyanın süper gücü olarak bildiğimiz Amerika’nın ve pek çok filme
elinde bulundurdukları büyük istihbarat ve ajan ağı ile konu olan CIA ‘in
karşısına dikilerek belki de hayatını riske etmiş ve verdiği mücadeleyi ‘bence’
kazanmıştır. Filmin son noktalarında da bunu görmekteyiz. Öyle ki Başkan Obama
dahi bu Epic Shelter, Heartbeat gibi oluşumlarla veri toplanması durumunu
kabulleniyor ve bunun kanunlarla sınırlanacağını söylüyordu. Snowden’in şu an
da içinde bulunduğu durumu kişisel Vikipedi araştırması kısmıda yazıma
aktaracağım. Ve son olarak söylüyorum ki; bazen bir insan isterse milyonların
bile birlik olup hayal edemeyeceğini başarabiliyormuş…
ÖMER FARUK ŞAHİN
ÖMER FARUK ŞAHİN
The Snowden ' Legal Bir Hacker '
Reviewed by doksanbesli
on
Mayıs 09, 2020
Rating:
teşekkürler
YanıtlaSilHmm bilim kurgu. Severiz. İzlenecekler listesine ekleyelim bakalım :)
YanıtlaSil